Okuma ve Konuşma

     Nasıl bir okuyucu olduğun veya nasıl bir eğitim aşamalarından geçtiğin hiç fark etmez. Okumak herkes için aynıdır. Çalıştığı şirketin ikinci çeyrekteki mali dengesini gösteren raporu okuyorsan, o raporu hazırlayan kişiyle konuşuyorsundur. Bir avukat cinayet davasındaki şüpheli, kurban bilgisi, akrabaların ifadeleri, olay yeri inceleme sonuçları dosyasını okuyorsa her biriyle konuşuyordur. Gazap Üzümleri'ni ya da Çöl Gezegeni (DUNE) romanını okuyorsan yazarla konuşuyorsundur. Daha doğrusu o zihninde oluşturduğu hikayeyi sana anlatıyordur. Değinmek istediğim noktayı anlamışsındır. Okumak, okuyan ile yazan arasındaki bir konuşmadır.
    Şunu bana diyebilirsin; Evet haklısın, okumak yazarla iletişime geçmektir ve okumanın bir nevi konuşma olduğu konusuna neden değindin. Ne anlatmak istiyorsun. Cevap şu; hızlı okumak konuşma eylemini sonlandırmaktır. Nasıl mı? Analatacağım. Şöyle devam edeyim, çevremizle iletişime geçmeye başladığımız zamanları düşünün. Ne zaman iletişim başlar? 1 yaşında mı, 2 yaşında mı? 4 yaşında mı, yoksa 7-8 yaşında mı? Kişiden kişiye bu değişsede genel bir ortalama baz alarak konuşacağım. Bizler 2 yaşından sonra çevremizle iletişime geçeriz. Çevremizle iletişimde bulunmayı bilinçli olarak yaparız. Elma istemek, çizgi film için tv kanalını açılmasını istemek, parka gidip gezmeyi istemek... Yaşımıza göre davranışlarımız artık bir farkındalık ile gerçekleşir. Daha öncesinde aç kalınca yemek yemeyi istemek daha çok yaratılıştan gelen dürtüsel davranışlardı.. 2 aylıkken karnı aç bir bebeğin ağzına, sarıldığı battaniyenin köşesi gelse emmeye başlar. Anne memesinin farkında değildir. 1,5-2 yaşına kadarda farkına varmaz. Ne zamanki, annesinin memesinin varlığını algılamaya başlasa, içinden süt geldiğini anlasa, işte o zaman iletişim gerçekleşir. Çünkü artık zihninde bir karşılığı vardır. İletişimin geri dönüşü gerçekleşmiştir. 1 yaşında tv'de çizgi film açılmasını istemek bir iletişim sayılmaz. Dikkat çelici ses ve renkli görüntüyle neşelenmek içindir. Oysaki 2-3 yaşından sonra çizgi filmin açılmasını istemek bir iletişim şeklidiir. Çünki farkındalık başlamış istenilenin ne olduğu konusunda belli bir bilinç düzeyine ulaşılmıştır.
    Peki bunlara neden değindim. Bu yaşanılan durum konuşma konusunda da geçerlidir. İlk "baba" sözcüğü ile "Baba bana çikolata al" cümleleri arasında fark vardır. Artık istenilenin farkındasındır, iletişim halindesindir. Konuşarak istek ve duygularını ifade ediyor ve geri bildirimi algılıyosundur. Konuşma artık iletişimin merkezine geçmiştir. Yaşın ilerledikçe konuşma daha da ileri seviyeye çıkacak ve eksiklerini tamamlayacaktır.
    Bundan sonrası bizim ilgilendiğimiz konu. Yazının, konuşmanın GÖRSEL karşılığı olarak hayatımıza girmesi. Artık konuştuklarımızın, ağzımızdan çıkan seslerin görsel bir karşılığı vardır. Her bir sese yakın şekiller olan harfler, o harflerin yan yana gelmesiyle oluşan heceler, hecelerin belli düzen içinde dizilmesiyle oluşan kelime öbekleri ve son olarak bu kelimelerin belli kurallarla (imlâ) bağlı olarak yan yana gelmesiyle oluşan cümleler. Sizin okuduğunuz bu yazıda bu şekilde ortaya çıktı. SES olarak duyduğumuz öğretmen kelimesinin, göresel karşılığı "ÖĞRETMEN" olarak karşımıza çıkar. Ses olarak duyunca aklımızı zihnimizdeki karşılıkları gelir. Öğrenme eylemi, birinin bilgi eksikliği gideren, o konuda daha bilgili olan kişi ya da anılarımızdaki ilk okul öğretmeni. SES olarak duyduğumuzda zihnimizde bir karşılığı vardır. Görsel olarak bu sesin karşılığı bizde "ÖĞRETMEN" dir. Arapcada "MUALLİM", ingilizcede "TEACHER" kelimeleridir. Şuan yaptığınız gibi seslerin göresel karşılığı olan harfleri görerek bu yazıyı okuyor ve zihninizdeki karşılığı ile bunları bilgiye dönüştürüyorsunuz. Bu bilgi ilk olarak "kısa süreli" geçiçi hafızaya kayıt edilir. Tekrarı veyahut hatırlatan bir unsur olmaz ise ilk 3 dakika içinde unutulur. Tekrar olursa bilgi "geçiçi hafızaya" kayıt edilir. Sonrasında zihin bu bilgiyi belli şartla sağlanırsa kalıcı hafızaya kayıt eder. Şimdilik kısa hafızaya değindim. İlerideki aşamada dahada açıklayıcı olarak anlatırım. Nerede kalmıştık; Seslerin görsel karşılığı olan harfleri öğrenme sürecine değiniyorduk. Çünki bundan sonraki öğrenme hayatımızda "YAZI" konuşmanın karşılığı olarak hayatımızı girecek ve okuma, konuşmayla ayrılmaz bütün olacaktır. Şu yazıyı okurken bile içinizde konuşma gerçekleştiriyorsunuz.
    Okuma, hem öğrenme sürecinde konuşmanın görsel karşılığı olarak hayatımıza girmesi hem de yazıyı yazan ile ile okuyan arasında bir diyaloğu gerçekleştirmesinden dolayı hiç bir zaman istenilen seviyede hızlanmaz. Çünki konuşmak, zihinde anlık olan bilgiyi zaman harcayarak karşıya aktarmaktır. Bilmediğiniz bir odaya girdiğinizi düşünün, içerdeki eşyaları ve detayları görerek bilgi olarak zinhimize aktarmak kaç saniye sürer? salise mi demeliydim :) peki bu bilgiyi konuşarak karşıya aktarmak ne kadar sürer? Anlatmak istediğimi umrarım biraz anlamışsınızdır.
    "Okuma ve Konuşma" başlığını açmamın nedeni ilerde anlatacağım olaya zemin hazırlamak. Bir seferde burada anlatmam bir çok detayı kaçırmanıza neden olacaktır. Bu yüzden şimdilik bu kadar bilgi yeter. Şimdi aşşağıdan hızlı okuma ana menüye gidin ve bir sonraki yazıyı okuyun.

Yorumlar

.

Hızlı Okuma Ana Manü