Görsel Hafıza İşitsel Hafızadan Güçlüdür
Arkadaşın geldi ve sana gidip gezdiği, çok keyif aldığı bir yeri tarif ediyor. Orada şu vardı. Şu renkte eşyalar vardı. Öyleydi böyleydi. Odasını anlatıyor olsun, masa, koltuk, yatak, kitaplar.. Tek tek sana anlatıyor. Ya da gittiği bir seyahatte gördüğü mazarayı anlatıyor olsun. Şelale, yeşil çimenler, asırlık ağaç, orman, sincap... (Daima seni seveceğim "Sincabım" 💗) Siz parantezi görmeyin. O sevdiğim kıza mesajdı.
Devam edelim. Sizce bunu anlatması kaç dakika sürer. Yani gördüklerini anlatması. Ve ne kadarı sizin aklınızda kalır?
Peki ya siz onun odasının kapısınız açsanız, iki üç saniye atrafa göz gezdirseniz her şeyi daha çabuk hafızanıza kaydetmez misiniz. O şelanenin olduğu yeri görseniz, aklınızda daha iyi yer etmez mi? İşte bu yüzden görsel hafıza her zaman daha güçlüdür. Hem hafıza kayıt edilmesi, hem de kayıt edilen bilginin hatırlanması daha hızlı ve daha verimlidir.
Önceki yazılarda ne demiştik. Okuma öğrenilme süreci boyunca konuşmayla paralel gelişmiş ve konuşmayala özdeşlemiştir. Eeee konuşmada kendi içinde AĞIZ-KULAK-BEYİN iletişimi ile gerçekleşen bir eylem değil miydi. Okuyunca, birine anlatıyor gibi sesli konuşmuyor olsakta, aslında iç seslendirme ile hafızaya kayıt YÖNTEMİNİ işitsel hafıza ile gerçekleştiriyoruz.
Bak bunu sakın unutma. Şuan bu yazıyı okurken bile, kelime kelime, iç seslendirme ile hafızana kayıt ediyorsun ve buda bilgiyi hafızana kayıt edilmesinde işitsel kayıt kanallarını kullanmana neden oluyor. Bu yüzden Hafızana kayıt edişin, görsel hafızaya oranla daha zayıf kalıyor. İç seslendirme, yani içten konuşarak okuma, hızını azaltması bir yana birde hafızana kayıt ederken seni zayıf bırakıyor.
Başta ne demiştik. Bizim olayımız okumayı AĞIZ-BEYİN uyumundan GÖZ-BEYİN uyumuna geçirmek. İşte hızlı okuma tamamiyle bununla alakalı. Umarım yazıları hakkını vererek okumuşsundur. Çünki şuan ne değimi daha net anlıyorsundur.
Yorumlar
Yorum Gönder